Remus ve Romulus: Romanın Kuruluşu Efsanesi





Romalı, unutma ki senin görevin imparatorluğundaki insanları yönetmektir. Bu, senin başarın olacaktır. Barışçıl bir düzen sağlayacak, yenilenleri affedecek ve mağrurlarla savaşıp onları alt edeceksin.
Vergilius, Aeneas






Destanlar, mitoloji, efsaneler geçmişte insanların açıklama getiremediği olaylarda onların sesi olmuştur. Bir nevi olayları bir öyküye dayandırma ihtiyacı hissetmeleri de bu tür şeylerin ortaya çıkmasının nedenleri arasındadır diyebiliriz. İşte, daha sonraları Akdeniz'de caka satacak, bir ucu sahralara bir ucu Avrupa'nın batı kıyılarına kadar ulaşacak olan Roma'nın insanları da kendi kuruluşlarına bir açıklama getirme ve öykü yaratma ihtiyacı duymuş olmalı ki bugün böyle bir efsaneden bahsedebiliyoruz.



Remus ve Romulus, Roma mitolojisinde Roma şehrinin kurucusu olan ikizlerdi. Alba Longa’nın Kralı Numitor’ın kızı Rhea Silvia’nın oğullarıydı. Babasları ise savaş tanrısı Mars idi. Alba Longa, sonradan Roma olacak bölgenin güneydoğusundaki bulunan bir şehirdi. İkizlerin doğumundan önce, Numitor’un küçük kardeşi Amulius onu tahttan indirdi. M.Ö 770 yılı civarında ise ikizlerin doğdukları tahmin ediliyor. İkizler doğduğunda, kral olan Amulius onların büyüyüp kendisini devirecekleri korkusuna ve zannına kapıldı. İkizlerin Tiber Nehri'ne atılmasını emretti. Böylece onları öldürüp kurtulmayı ümit ediyordu. İstenilen yapıldı ve ikizler bir sepet içinde Tiber Nehri'ne bırakıldı. Ancak, ikizler ölmedi. Her nasılsa dişi bir kurt onları bulup inine götürdü, emzirdi, besledi ve vahşi hayvanların saldırılarından korudu. Daha sonra çoban Faustulus ikizleri buldu ve evine götürdü. Faustulus ikizleri kendi çocukları gibi yetiştirdi ve büyüttü. Çocuklar bu çoban tarafından çok iyi ve güçlü yetiştirilmişti ama iyi oldukları kadar acımasızdılar aynı zamanda.


İkizler büyüdükçe meziyetleri de ortaya çıkıyordu aslında. İkisi de kendi çevrelerinde doğal birer lider haline gelmişti. Bir gün Remus'un gerçek kimliği keşfedilince yakalanıp krala götürüldü. Romulus ise kardeşini kurtarmak için çobanlardan oluşan bir savaşçı grubu etrafına toplayıp kralı öldürdü. (Bazı yazılarda dedelerini yeniden tahta geçirdikleri yazar.) Şehir halkı ise ikizlerin kim olduğunu anlayınca onlara bu şehir üzerinde ortak krallık yapmaları teklifini sundu. Yani anavatanlarının hükümdarı olmayı. Ancak ikizler bu teklifi geri çevirdi. Ve kendi şehirlerini kurmak için arayışlara başladılar.

İkizler bu arayışların sonunda bugünkü Roma şehrinin bulunduğu yere geldiler. İkisinin de gözü burayı tutmuştu ama ikisi de şehri farklı tepelere konumlandırmak istedi. Romulus, şehri Palatine Tepesi'ne Remus ise Aventine Tepesi'nde kurmak istiyordu. Bu anlaşmazlık üzerine tanrılardan işaret beklemeye karar verdiler. Daha sonra Remus altı akbaba gördü, Romulus ise on iki tane görüp kendisinin kazandığını iddia etti.


Daha sonra Romulus işe koyuldu ve Palatine Tepesi'ne bir duvar inşa etmeye başladı. Remus ise kıskandı, Romulus'un inşa ettiği duvarla alay etmeye, eğlenmeye başladı. Daha sonra duvarın ne kadar gereksiz ve dayanıksız olduğunu göstermek için duvardan geçmeye davrandı. Çok sinirlenen Romulus ise kardeşi Remus'u öldürdü.

Remus'un ölümünden sonra Romulus şehri üzerine çalışmaya devam etti. Ve M.Ö. 21 Nisan 753'te şehrini resmen kurup kendini kral ilan etti ve ardından şehre Roma ismini verdi. Ordu kurdu.
Ordusunu 3.300 kişiden oluşan lejyonlara böldü. En asil 100 kişiyi Roma'nın büyükleri olarak nitelendirdi. Şehir zamanla büyüdü ve zenginleşti. 1.000 yılı aşkın bir süre Roma, dünyanın en güçlü şehirlerinden biri olacaktı.

Ancak bir sorun vardı. Romulus'un çok destekçisi yoktu ve bu yeni kurulan şehrin vatandaşı, sakinleri kimler olacaktı belli değildi.

Romulus kentini bir "sığınak" olarak tanımladı ve buraya gelen tüm sürgünlere, göçmenlere, kaçak kölelere ve suçlulara kucak açtı. Roma, geçmişteki anlamıyla, sığınmacıların yerleştiği bir kent oldu.

Böylece erkek nüfus sorunu çözümlenmiş oluyordu. Ama yeni devletin eşlerini ve analarını oluşturacak olan kadınlar nereden bulunacaktı? Bu konuda Romulus acımasız bir aldatmacaya başvurdu. Komşu köylerin sakinlerini dinsel bir şenliğe davet etti ve onun verdiği bir işaret üzerine yönetimi altındaki delikanlılar genç kadın konukları kaçırdılar. Adına "Sabine Kadınlarına Tecavüz" denilen bu olayı, yazarlar ve sanatçılar, o zamandan beri, bir şiddet, şehvet ve acımasız siyasal çıkarcılık öyküsü olarak değerlendirirler.(Simon Baker, Eski Roma)


Zamanla Roma şehri, Aventine Tepesi, Caelian Tepesi, Capitoline Tepesi, Esquilin Tepesi, Palatin Tepesi, Quirinal Tepesi ve Viminal Tepesi seklinde yedi tepe olarak genişledi.


Daha sonra ise Romulus gizemli bir kasırgada kaybolup öldü.

Şair Ovidius ise Romulus'un Quirinus adında bir tanrıya dönüştüğünü ve babası Mars'la birlikte Olimpos Dağı'nda yaşamaya başladığını söylemiştir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar